S- Resmin hayatınızdaki karşılığını şimdililk bu söyleşiye konu etmeyelim. Bize şiirin hayatınızdaki karşılığını anlatırmısınız?
C- Bana yanlızlığın meyvelerini veren gerçekle yüzleştirirken, gündelik hayatın dışına taşıyorsa, bazen bir dize haftalarca dilimde kalıyorsa, bir tek sözcük bile bir resmin başlangiç noktası olabiliyorsa bu çok anlamlı birşeydir.
S- Şiir okumaya nasıl başladınız?
C- “Gah-ü Arzu Gah-ü Kamber, Gah-ü Mecnun Gah-ü Leyla” Öyle ya!! Halk hikayeleri, efsaneler ve halk şiirleriye sanıyorum.
S- Gerçek resim izleyicilerinin, bizzat ressamların, tabii onları başa almak gerekecek, şiirle ilişkisi sizce nasıl olmalıdır?
C- Gerçekle olduğu gibi, hayatla olduğu gibi. Dil, her ne kadar ayrı olsa da, kaynağının sınırı olmamalıdır bence.
S- Serginiz bizi ayrıca ilgilendiriyor, çünkü altında şiirlerin en yoğun olarak baz alındığı bir sergi, sizi bu çalışmaya götüren etkenler neler?
C- İyi bir şiir okuru olamamam belki. Belki de resmi şiir gibi düşünüyor olmam. Yada insan yapısının sonsuz bir şiir olması.
S- Ressamlarla şairleri ayrı ayrı lobilerde görmekteyiz, böyle toplu bir fotoğrafları yok. Birbirlerini iyi izlemiyorlar gibi geliyor bize. Ne dersiniz?
C- Evet. Birinin tırmanan ayaklarıyla diğeri niçin denizin üzerinde yürümeyi denesin?
FANATİK (Aylık Şiir Dergisi)
Mart 1989-Sayı 1